Tuesday, September 4, 2012

Erkan Velioğlu






































Erkan Velioğlu ve Yılmaz Dinçer. 1960'lı yıllardan iki Altınordulu.






Göztepeli Halil Kiraz'la konuşurken Erkan Velioğlu'ndan telefon geldi. Fethi bey daha önce onunla konuşmuş ve röportaj için söz almıştı. Yarım saat sonra oğluna ait Hatay Karakolu arkasındaki sokakta bulunan İddia bayiinde olacaktı. Halil abiye veda edip bir taksiye atladık ve Hatay'a doğru yola çıktık.






İddia bayiine geldiğimizde Erkan abi henüz gelmemişti ama duvardaki Altınordu fotoları ve Erkan abinin portresi doğru yerde olduğumuzu gösteriyordu. Yaklaşık bir 5 dakika sonra Erkan Velioğlu göründü. Kapıdan girer girmez bizi tanıdı ve sarıldı. Erkan abi oldukça kalender, racon bilir bir insan. Kendine özgü anlatımı ve inanılmaz hafızası ile bizi mest etti. 1950'li ve 60'lı yıllardaki başta İstanbulspor, Vefa, Karagümrük olmak üzere neredeyse tüm takımların kadrolarını Karadenizlilere özgü o hızlı konuşmasıyla ezbere saydı. Oldukça geniş çevresi ile eski spor adamlarını adı ve soyadı ile hatırlıyor. Neredeyse 1960'lı ve 70'li yıllardaki camialardan tanımadığı kimse yok. Dayım Necdet Gönülkırmaz'ı o da tanıyordu. Hafızasını test etmek için "Hatırlıyor musun gerçekten" diye sordum. "Göçmen değil miydi oğlum, ne tasdik istiyorsun hala?" diyor tatlı-sert bir ifadeyle. Aman ha kızdırmaya gelmez Erkan abiyi. Sakata gelmeyelim şimdi...






































Erkan Velioğlu Altınordu formasıyla.






Onunla eski günleri, Altınordu'nun Altınordu olduğu zamanları konuşuyoruz. Beytullah Baliç'i, Muhterem Ar'ları, Sait Altınordu hocayı, Cenap'ları, İsmet ve Hikmet Orhunbilge kardeşleri, kaleci Mümin Erkasap'ları, Zadel'i, Siyatski'yi, Sümer'leri, 2 sezon Altınordu'da oynayan Gode Cengiz'i, Melih Garipler'i ve daha nicelerini...






Erkan abinin lakabı "Dayı Erkan'dı". Bir maçta ünlü hakemlerden Veli Necdet Arığ ona göre haksız bir şekilde kendisini oyundan atmak ister. Erkan Velioğlu da bunun üzerine, "Ben çıkarsam Altınordu seyircisi taş üstünde taş bırakmaz stadyumda" demiş. Hakem de bunun üzerine, "Birini atmam gerek, kimi atayım?" diye sormuş. Erkan Velioğlu da bunun üzerine pozisyonla hiç ilgisi olmayan Davut Şahin'i işaret etmiş. "En gencimiz o, onu at," demiş ve Davut'a işaret ederek, "Hadi oğlum sahadan çıkıver" demiş.






































Melih Garipler ve Yılmaz Dinçer Altınordu formasıyla.






Diğer ilginç bir anısı da şöyle. "Gode Cengiz" Altınordu'da oynarken bir Karşıyaka maçında seyircilerden biri ona küfür etmiş. Gode bunun üzerine kapalının sağında oturan Karşıyakalı seyircilerin yanına çıkmış. "Kim küfrettiye bana çıksın ortaya" demiş. Bunun üzerine kimseden ses çıkmamış. Gode de tribünden inip yine oyuna girmiş. Erkan abi şöyle diyor: "O zamanlar her kulübün sembol bir oyuncusu vardı. Gode bizde oynamıştı ama Karşıyakalıydı ve Karşıyaka seyircisi onu çok severdi. Otoritesi büyüktü onlar üzerinde. Bunu hakemler de bildiğinden hiç bir şey olmamış gibi oyuna dönmesine ses çıkarmadılar.






Biz bunları konuşurken bir ara Altınordu'da oynayan Yılmazlar üzerine bir laf açıldı. Erkan abi ilerdeki bankonun yanında oturan başka bir abiyi çağırdı. "Bu santrfor Yılmaz Dinçer beraber oynadık" dedi ve bizlerle tanıştırdı. Yılmaz Dinçer 1939 doğumlu. Erkan Velioğlu onun için devrinde Türkiye'nin en büyük iki santrforundan biriydi diyor. Altı sezon Altınordu'da oynadıktan sonra başkan Candoğan Sakaoğlu ile anlaşmazlığa düşünce bir sezon yedek soyunmuş ve daha sonra Ülküspor'a geçmiş. Orada bizim Kazım abi ile (Altay kaptanı Kazım Yıldız) bir sezon oynadıktan sonra 1969'da futbolu bırakmış. Birkaç sene önce de bir böbrek rahatsızlığı geçirince rahatsızlanmış ve epey kilo kaybetmiş.






































Yılmaz Dinçer, ben, Erkan Velioğlu.






Biz Yılmaz abi ile konuşurken Erkan abi başka birini daha işaret etti. "Bak" dedi, "Bu arkadaşı tanıyor musunuz?" "Hayır" deyince de, "O Galatasaraylı Mustafa" dedi. Söylediği kişi 55 yaş civarında gösterdiği için, "Yoksa İzmirspor'dan giden Mustafa Ergücü mü?" dedim. "İyi bildin evet o" dedi. Onu da yanımıza çağırdı ve bir müddet de onunla sohbet ettik.






Erkan Velioğlu aslen Rizeli. İstanbul'a geldiğinde Karagümrük'te iki sezon oynayıp İzmir'e geliyor ve Altınordulu oluyor. Bu arada İktisat Fakültesini bitiriyor. "Bizim zamanımızda Altınordu stadın tamamını doldururdu" diyor. "1960'larda iyi bir kadro yakalamıştık. Ama o kadro dağıldıktan sonra kendimizi toparlayamadık. Bir kere düştük, bir sene sonra geri döndük. 1970'den sonraki düşüşte ise bir daha 1. ligi göremedik." O anlatırken aklım eskilere gidiyor. 1960'lı yılların sonuna doğru Basmane. O zamanlar her yer Altınorduluydu Basmane'de. Bizim Alsancak'ta da herkes Altaylı. Keza Güzelyalı'da herkes Göztepeli. O zamanlar İzmir futbolunun iyi yıllarıydı. Şimdiki gibi İstanbul takımlarına gönül verenler azınlıktaydı. Şimdi ne eski İzmir var ne de eski futbol. Aklımız eskide kaldı, yeni tad vermiyor.








Halbuki Erkan Velioğlu aynı zamanda bir dünya rekoruna da ortak Turgat Meto ile birlikte. Benim de güç bela kale arkasından seyredebildiğim 1981'de oynanan ve 80.000 seyirci toplayan efsanevi Göztepe-Karşıyaka maçında kendisi Göztepe'nin teknik direktörüydü. Bu nedenle Göztepe camiasında da çok sevilen bir isim Erkan Velioğlu. O yılki çetin mücadelenin sonunda 1. lige terfi eden Bandırmaspor maçından sonra Göztepe oluyordu.






Erkan abi ve diğer eski futbolcularla yaklaşık iki saat konuştuktan sonra vedalaştık ve Fethi beyle dükkandan ayrıldık. Ben eski güzel günlere güç bela yetişmiştim. Yeni kuşağa anlatsan şimdi masal gibi gelir.

No comments:

Post a Comment